Markaların Gizli Simgeleri Starbucks`ın Deniz Kızı Medusa
Deniz Kızı Simgesi

Deniz Kızı cazibenin ve sırların simgesidir.

Deniz Kızı, birçok kültürde önemli mistik kahramansal bir simgedir.

Starbucks markası cazibeli ve sırlı “Deniz Kızı” simgesini seçmiştir. Starbuck’ın logosundaki mistik kahraman Melusine’nin baştan çıkarıcılığı, güzelliği ve çekiciliği ile kahvenin baştan çıkarıcılığı ve doyumsuz keyfi birbiriyle örtüşmektedir. Starbucks markası, evrensel dev markalardan birisidir ve Deniz Kızı da Kadın Kültlerinin en önemli simgesidir. Simgeler, köklerini geçmişe yaslayarak, günümüze kadar anlamlarını koruyarak, markaların ve iletişim metinlerinin ayrılmaz parçası olmuşlardır. Deniz Kızı, ilkel bir deniz yaratığıdır. Kız mı balık mı olduğu belli değildir. Deniz Kızı, evrensel bir masal simgesidir. Deniz Kızı öyküsünde, denize ya da okyanusa, derin sulara düşen Prensi bir Deniz Kızı kurtarır.

Deniz Kızı simgesini, Yönetmen Barış Pirhasan’ın, Bilge Karasu’nun “Göçmüş Kediler Bahçesi” adlı kitabında yer alan “Usta Beni Öldürsen e!” adlı öyküden yola çıkarak, aynı adlı filme, 1977 yılında uyarlanmıştır. Öyküde Deniz Kızı simgesi yer almamaktadır. Filmde, Deniz Kızı simgesi kullanılmıştır.

Filmin olay örgüsünde, İshak küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş bir çocuktur. İshak, kendisini evlat edinen ve ona ip üzerinde yürümeyi öğreten ustası ile IOLA sirkinde çalışmaktadır. Sirk, zamanın ve mekânın belirlenmediği bir Kasabada kurulmuştur. Sirkte çalışan herkesin (İp Cambazları, Yılanlı Kadın, Palyaçolar, Deniz Kızı, Kör Balıkçı gibi) tek amacı, kargaşa içerisinde olan bu kasabadan kurtulup, mutlu olacakları bir ülkeye kaçmaktır. İshak’ın, tek arzusu, Kör Balıkçı’nın sahip olduğu Deniz Kızı’nı kurtarıp, denize, sulara kavuşturup, bir diğer söyleyişle, Deniz Kızı’nı bağlamına kavuşturmaktır.

Deniz Kızı öykülerinde ya da efsanelerinde, derin sulara düşen Prensi bir Deniz Kızı kurtarır, kendisi ölümü tercih eder. Oysaki filmde İshak, Deniz Kızı’nı kurtarmak ve sularla buluşturmak ister. Filmin sonunda, İshak ölümü tercih eder. İshak’ın Ustası ya da babası yerine koyduğu İp Cambazı Abib, Kör Balıkçı’nın elinden Deniz Kızı’nı kurtarır ve derin sulara bırakır. Filmde, öykülerin, efsanelerin tersine Deniz Kızı, Kör Balıkçı’nın ağına yakalanmış ve sirkte esir edilmiştir. Deniz Kızı efsaneleri ile tamamen karşıtlık yaratmaktadır. Çünkü her efsanede ve öyküde, denize düşen Prensi, Deniz Kızı karaya çıkartır. Burada, yakalanan Deniz Kızı’dır.

Mitolojide, efsanelerde, öykülerde, masallarda Deniz Kızı simgesini “Sirenler” “Su Perileri” “Mermaid” ve “Medusa-Şahmeran” olarak da görmekteyiz. Mermaid, efsanevi su yaratığıdır. Üst kısmı kadın, kuyruk kısmı balık kuyruğudur. Mermaid’ler, efsanelerde, söylemlerde ve masallarda yer almaktadır. Mermaid’lere hiçbir zaman rastlanmamıştır.

Usta Beni Öldürsen e! adlı filmde, Deniz Kızı figürünün üst kısmında “Mermaid” yazısı yer almaktadır. Sirenler, Deniz Kızlarından farklıdır. Sirenlerin iki kuyrukları bulunmaktadır. Foça’da Siren kayalıkları vardır. Bu kayalıklarda foklar bulunmaktadır ve Foça adını “Phokhaia” dan almıştır. Efsanelere göre, Deniz Kızları, Sirenler fok balıkları ya da denizinekleri olduğuna inanılmaktadır.

markalarıngizlisimgeleri3

Sirenler, Yunan mitolojisinde Seirenler olarak geçmektedir. Deniz Kızları ilk defa Odysseia’da geçmektedir ve bu destanda, kadın gövdeli, kuş gibi kanatlı, ayrıca da seslerinin çok güzel olduğundan söz edilmektedir. Daha sonraları kuş kanatlarının yok olduğu ve yarı kadın yarı balık kuyruğu biçimine dönüşmüşlerdir.

Melih Cevdet Anday’ın, 1962 yayınlanan “Kolları Bağlı Odysseus” adlı şiirinde Sirenlerden söz etmektedir ve “Denizler ortasında kalma bir daha, önce Sirenlere rast geleceksiniz, koruyun onlardan kendinizi, yabansı ezgilerle büyüleneceksin.

Avrupa’da, Deniz Kızları, Melusine “Medusine” olarak ortaya çıkmaktadır. Kopenhag’da dünyaca ünlü, Deniz Kızı heykeli, önemli bir simgedir. Bu heykel, Küçük Deniz Kızı masalından esinlenerek yapılmıştır ve diğer ülkelerde de heykeller yer almaktadır. Su Perileri “Nemfler” Deniz Kızlarına benzeyen mitolojik deniz yaratıklarıdır.

Mitolojide Medusa, canavar üç kız kardeşten ölümlü olanıdır. Diğer bir söyleyişle, Gorgolar’dan biridir. Perseus, Medusa’nın kafasını kesince, akan kandan iki çocuk doğar. Biri Pegosos, biri de Khrysaor’dur. Gorgolar üç kız kardeştir. Sthenno, Euryale ve ölümlü Medusa’dır. Bu üç kız kardeşlerin saçları yılanlarla örülüdür. Uçmaları için altın kanatları ve tunçtan elleri bulunmaktadır. Gorgolar ya da korku salan üç kız kardeşlerden, sadece Medusa ölümlüdür. Atlantis’e yakın bir ülkede otururlarmış ve korku salarlarmış. Ters Medusa başı, İstanbul’da Yerebatan Sarnıcı içerisinde bulunmaktadır. Efsaneye göre, Medusa, kendisine bakanı taşa çevirirmiş. Bu nedenle, bakanları taşa çevirmemesi için ters olarak yer almaktadır.

Şahmeran “Şah-ı meran” Farsça yılanların şahıdır ve aynı zamanda da Deniz Kızı gibi üstü kadın, altı yılan, dişi bir varlıktır. Altay mitolojisinde Yılan Tanrıça “Erlik” in vücudu yılanlarla sarılıdır. Erbüke “Yılan Ata” er “adam” büke” ejderha” eski Türklerde yarı insan yarı hayvandır. Şaman/Kam’ın davulunda yılan simgesi yer almaktadır. Dolayısıyla da, yılan yeraltı dünyasını temsil etmektedir.

Şahmeran efsanesi, daha çok Doğu Anadolu bölgesinde geçmektedir. Şahmeran ya da yılanların şahı, uzun gövdeli, kuyruğu yılan, üstü kadın olan dişil bir yaratıktır. Bu dişil yaratık, yerin yedi kat altında yaşarmış ve kimse dokunmadığı zaman kimseye zararı dokunmazmış. Günümüzde, halk ağzında yaygın olan “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” ve aynı zamanda da “denize düşen yılana sarılır” “yılanın kuyruğuna basmak” “koynunda yılan beslemek” “yılan gibi” “yılan gibi sokmak” sözler geçerliliğini hala korumaktadır.

Dede Korkut Hikâyeleri’nde, Salur Kazan için “Ta göklerden indi geldi bir canlı yılan, her adamı yutar idi, gördüğü zaman, Salur Kazan, başını kesti, vermedi aman.” Şahmeran, kadim kültürlerden itibaren, bilgeliğin ve doğurganlığın simgesi olmuştur.

Türk dünyasında Şahmeran kültü önemli bir simgedir. Şahmeran figürü, duvar resimlerinde, tablolarda, yastık ve mendil üzerlerinde yer almaktadır. Aynı zamanda da, Şahmeran koruyucu simge olarak kullanılmaktadır. Şahmeran duası da önemli bir koruyucu güç simgesi olarak kabul edilmektedir. Şahmeran efsanesine göre; Cemşab adlı genç ve arkadaşları, içi balla dolu bir kuyu bulurlar. Kuyu içerisinden balı çıkarmak için, Cemşab’ı kuyunun içerisine bırakırlar. Cemşab, yedi kat yerin altında kurtulmaya çalışırken bir ışık görür ve oradan içeri baktığında Cennet gibi bir bahçe ile karşılaşır. Bahçede Şahmeran vardır. Şahmeran, Cemşab’a bu bahçede yaşayabileceğini söyler. Cemşab, bu Cennet bahçede uzun yıllar yaşar. Cemşab, yıllar sonra ailesini özlediğini Şahmeran’a söyler ve izin ister. Şahmeran, kendisinden hiç söz etmeyeceği takdirde, kendisini salıvereceğini söyler. Cemşab, Şahmeran’a söz verir ve yeryüzüne çıkar, yıllarca kimseye bir şey söylemez.
Günlerden bir gün Padişah hastalanır ve Vezir, Şahmeran’ın etinden bir parça yerse kurtulacağını söyler. Cemşab, bu sırrı saklasa da sonunda açıklar. Cemşab, Şahmeran’ın yaşadığı kuyuyu gösterir. Şahmeran’ın vücudu üç parçaya ayrılır, Padişaha yedirilir ve şifa bulur. Padişah iyileşir ve Cemşab’ı Veziri yapar. Günümüzde de tıbbın, eczacılığın simgesi yılandır. Bronzdan yapılmış, Yunan antik anıtı olan “yılanlı sütun” Sultanahmet meydanında, birbirine dolanmış, üç piton yılandan oluşmaktadır. Dolayısıyla da, eski zamanlardan itibaren, yılanlı sütunun semti böceklerden ve yılanlardan koruduğuna inanılmıştır.
Şahmeran yerin yedi kat altında yaşar ve devamlı gizlenir, yeryüzüne çıkarsa, insanlar tarafından, başının ezilerek öldürüleceğini bilirmiş. Bu da yılanların sonu olacağına inanılırmış. Çünkü Cennet’ten kovulduktan sonra, Tanrı tarafından lanetlenmiş ve yerin altında yaşa ve toprak ile beslen denilmiş. 1994 yapımı olan Şahmeran filminin yönetmeni ve senaristi Zülfi Livaneli’dir. Başrollerde, Türkan Şoray ve Mehmet Balkız yer almaktadır. Filmin olay örgüsünde, Şahmeran efsanesinden yola çıkılmıştır. Film, İstanbul’un Haliç semtinde yaşayan yoksul bir çocuk olan Yusuf, dedesinden Şahmeran öyküsünü çok dinlemiştir. Yusuf, bir gün arkadaşları ile beraber, Bizans’tan kalma, Anemaz Zindanları’na giderler ve Yusuf burada kaybolur. Anemaz Zindanı’nda, antika kaçakçıları ve başlarında da bir Sultan bulunmaktadır. Dolayısıyla da, bu kadın Sultan “Şahmeran”dır.

Devir Patent Tescil Ofisi.
#patenthaber #markatescili #patent #patenttescili #tasarımtescili #devirpatent
Üniversiteler Patent Yarışması başvuruları başladı
Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, 'Patentle Türkiye 3’üncü Üniversiteler Patent Yarışması’ başvurularının başladığını duyurdu. Asan, 2021 yılının ilk 6 ayında kuruma yapılan fikri mülkiyet başvurularının da arttığını bildirdi.Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, Patentle Türkiye 3’üncü Üniversiteler Patent Yarışması başvurularının başladığını açıkladı. Prof. Dr. Asan, yarışmanın hedef kitlesinin ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim gören üniversite öğrencileri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Asan, bu yarışmayla öğrencilerin öncelikle patent konusunda farkındalıklarını artırmayı; bunun yanında da patent araştırması ve patent başvurusu yapma konularında bilgi ve tecrübe kazanmalarını sağlamayı amaçladıklarını kaydetti. Asan, 2017’de düzenledikleri ilk yarışmaya 101 farklı üniversiteden 518, 2019 yılındaki 2’nci Patent
Devamı »

bloglar

Üniversiteler Patent Yarışması başvuruları başladı
Orta öğretimde patent atağı
Patent başvuruları geçen yıla göre yüzde 16 arttış gösterdi
Türkiye uluslararası patent başvuruları artış oranında dünya birincisi oldu
Koronavirüse karşı patent başvuruları
Yapay zeka patent alamadı
Devir Patent Tescil Ofisi Data Center Expo Eurasia Fuarına Katılıyor
Yaratıcı fikirleri teşvik eden belge: Patent
Devir Patent